O, "evet" dedi.
Hemen kapýyý açtýlar ve beni selamladýlar. Bir de ne bakayým görevli bir melek gördüm ki göðü koruyor ve ona Ýsmail deniliyor, emrinde yetmiþbin melek ve her birinin emrinde yüzbin melek var.
"Burada Resulullah (s.a.v) þu âyeti okudu:
"Biz o ateþin koruyucularýný meleklerden baþkasýný kýlmadýk. Ve onlarýn sayýsýný inkar edenler için yalnýzca bir fitne (konusu) yaptýk ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansýn, iman edenlerin de imanlarý artsýn; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuþkuya kapýlmasýn. Kalplerinde bir hastalýk olanlar ile kafirler de þöyle desin:
"Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?" Ýþte Allah, dilediðini böyle þaþýrtýp-saptýrýr, dilediðini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularýný Kendisi'nden baþka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beþer (insan) için yalnýzca bir öðüttür."
(Müddessir, 74/31)
ve buyurdu ki:
Derken bir adam ile beraberim ki, þekli Allah'ýn yarattýðý günkü gibi, ondan hiçbir þey deðiþmemiþ, kendisine soyundan olan insanlarýn ruhu arzediliyor: "Mümin ruhu, hoþ ruh, hoþ kokuludur. Bunun kitabýný (iyilerin defterin)de kýlýn" diyor. "Kâfir ruhu ise; kötü ruh, kötü kokuludur. Bunun kitabýný (kötülerin defterin) de kýlýn" diyor.
"Ey Cibril! bu kim?" dedim.
"Baban Âdem" dedi. Ve o, bana selam verdi, gönlümü aldý, hayýr ile dua etti
"Hoþ geldin salih peygamber ve salih evlad" dedi.
Sonra baktým bir toplum gördüm ki, dudaklarý deve dudaðý gibiydi. Onlara bir takým memurlar görevlendirilmiþti, dudaklarýný kesiyorlar ve aðýzlarýna ateþten bir taþ koyuyorlar, bu taþlar makadlarýndan çýkýyordu.
Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
O: "Yetimlerin mallarýný haksýzlýkla yiyenlerdir" dedi.
Sonra baktým bir toplum vardý ki, derilerinden sýrým kesiliyor ve aðýzlarýna týkýlýyor. Ve yediðiniz gibi yiyiniz deniliyor. Ve bu onlara en iðrenç bir þey oluyor.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim.
"Bunlar o koðucular, fitnecilerdir ki, insanlarýn etlerini yerler ve sövmek ile ýrz ve namuslarýna saldýrýrlar." dedi. "
Sonra baktým bir toplum var ki, önlerine bir sofra kurulmuþ, üzerinde benim gördüðüm etlerin en güzellerinden kebaplar var, etraflarýnda da leþler var. Onlar, o güzel etleri býrakýp bu leþlerden yemeðe baþladýlar.
"Bunlar kim? Ey Cebrail!" dedim.
O:
"Bunlar zinakarlar" dedi. "Allah'ýn helal kýldýðýný býrakýrlar da haram kýldýðýný yerler."
Sonra baktým bir toplum var ki, karýnlarý evler gibidir. Bunlar Firavun ailesinin yolu üzerinde bulunuyor. Firavun ailesi sabah ve akþam ateþe atýlýrken bunlara uðruyor, uðradý mý bunlar bir fýrlýyorlar, fýrlayýnca her biri karnýnýn aðýr basmasý ile düþüyor ve bunun üzerine Firavun ailesi bunlarý ayaklarýyla çiðniyorlar.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim...
Dedi ki:
"Bunlar, karýnlarýnda faiz yiyenlerdir. "onlarýn misali kendisini þeytan çarpmýþ olan kimse gibidir".
Sonra birtakým kadýnlar memelerinden asýlmýþ ve birtakým kadýnlar, baþ aþaðý ayaklarýndan asýlmýþ.
"Ey Cibril! Bunlar kimler?" dedim. O:
"Bunlar zina eden ve çocuklarýný öldüren kadýnlardýr" dedi.
Sonra ikinci göðe çýktýk. Orada Yusuf ile buluþtum. Ümmetinden kendine tabi olanlar da etrafýnda idi. Yüzü, ayýn ondördündeki dolunay gibiydi. Bana selam verdi, hoþ geldin dedi.
Sonra üçüncü göðe geçtik. Orada iki teyzeoðlu; Yahya ve Ýsa ile buluþtum. Giyimleri ve saç sakallarý birbirine benziyordu. Bana selam verdiler. Hoþ geldin dediler.
Sonra dördüncü göðe geçtik. Ýdris ile buluþtum. Bana selam verdi, hoþgeldin dedi. Nitekim yüce Allah:
"Biz onu yüce bir yere yükselttik" (Meryem, 19/57) buyurmuþtur.
Sonra beþinci göðe geçtik. Orada milletine sevdirilmiþ olan Harun ile buluþtum. Etrafýnda ümmetinden birçok tabileri vardý, uzun sakallý idi. Sakalý hemen hemen göbeðine deðecekti. Beni selamladý, hoþgeldin dedi.
Sonra altýncý göðe çýktýk, Orada Musa b. Ýmran ile buluþtum. Çok kýllý idi. Üzerinde iki gömlek olsaydý kýllarý onlardan çýkardý. Musa dedi ki:
"Ýnsanlar beni "Allah katýnda en þerefli olan yaratýk" diye iddia ederler. Bu ise Allah katýnda benden yalnýz daha þerefli olsaydý aldýrýþ etmezdim. Fakat her peygamber ümmetinden kendine uyanlarla beraberdir. "
Sonra yedinci göðe geçtik. Ben, orada Ýbrahim ile buluþtum. Sýrtýný Beyt-i Ma'mur'a dayamýþtý. Beni selamladý.
"Salih Peygamber ve Salih evlad hoþ geldin" dedi. Bunun üzerine bana denildi ki:
"Ýþte senin yerin ve ümmetinin yeri."
Sonra Resulullah,
"Gerçekten Ýbrahim'e insanlarýn en yakýný, zamanýnda ona tabi olanlarla þu Peygamber (Hz. Muhammed) ve ona iman edenlerdir. Allah müminlerin yardýmcýsýdýr."
(Al-i Ýmran, 68) âyetini tilavet etti ve buyurdu ki:
"Sonra Beyt-i Ma'mur'a girdim, içinde namaz kýldým. Ona her gün yetmiþbin melek girer, Kýyamete kadar geri de dönmezler. Sonra baktým bir aðaç var ki bir yapraðý bu ümmeti bürür. Bunun kökünde bir kaynak akýyor, iki kola ayrýlýyordu.
"Ey Cibril! Bu nedir?" dedim. O:
"Þu rahmet nehri, þu da Allah'ýn sana verdiði Kevser'dir" dedi. Bunun üzerine rahmet nehrinde yýkandým, geçmiþ ve gelecek günahlarým baðýþlandý. Sonra Kevser'in akýþ istikametini tuttum ve nihayet cennete girdim. Bir de ne bakayým orada hiçbir gözün görmediði, kulaðýn iþitmediði, insan kalbine gelmeyen þeyler var.
Namaz Emri
Sonra yüce Allah bana emrini emretti ve elli namaz farz kýldý. Ondan sonra Musa'ya uðradým.
"Rabbin ne emretti?" dedi.
"Üzerime elli namaz farz kýldý" dedim.
O:
"Dön, azaltmasý için Rabbine yalvar. Çünkü ümmetin bunun altýndan kalkamaz" dedi.
Rabbime döndüm, azaltmasý için yalvardým. O benden on vakit namaz indirdi. Sonra Musa'ya döndüm. Bu þekilde Musa'ya uðradýkça Rabbime dönüyordum. Sonunda beþ vakit namaz farz kýldý.
Musa, yine:
"Rabbine dön, azaltmasýný iste" dedi.
Ben:
"Çok müracaat ettim, artýk utandým." dedim.
Bunun üzerine bana denildi ki:
"Sana bu beþ vakit namaz, elli namazdýr. Bir iyilik on katý iledir. Her kim iyilik yapmaya gayret eder de onu iþlemezse, onu bir iyilik yazýlýr, iþleyene de on iyilik yazýlýr. Her kim de bir günah yapmaya teþebbüs eder de iþlemezse bir þey yazýlmaz, iþlerse bir günah yazýlýr."